Fitoterapi

Kompozit dolgular (ışınlı dolgular)

Travma veya çürük nedeniyle harap olmuş dişlere estetiği daha da iyileştirmek maksadıyla kompozit esaslı dolgu maddeleri kullanılarak doğal diş görünümü yeniden verilebilmektedir. Seneler zarfınca hiç bir problem olmasada yiyeceklerin alımına bağlı oluşan ve dolgu maddelerindeki genleşme ve büzülmelerden kaynaklı diş çeperlerindeki sekonder çürümelerde bu kompozit dolgularla giderilebilmektedir.

Dişlerdeki oluşan defektlerin estetik olarak onarılabilmesi hem koruyucu hekimlik hemde estetik diş hekimliği açısından çok önemlidir. Estetik bir dolgunun ömrü tedavi yöntemine, diş hekiminin yeteneğine, hastanın ağız hijyenine, seçilen dolgu maddesine, hastanın yemek ve kullanım alışkanlıklarına göre değişebilir.

Günümüzde kompozit olarak adlandırılan halk arasında ışınlı dolgu denilen dolgu materyalleri kullanılmaktadır. Bu dolgular diş yüzeyine bonding denilen bir tür kimyasal bağlayıcılarla bağlanırlar.  Bu dolgular nano teknoloji ile üretilmektedir. İçlerinde silikon dioksit vardır ve kompozit reçine olarakta adlandırılırlar. Dişin hazırlanması sırasında en minimal miktarlarda aşındırma söz konusudur. Mükemmel tutuculuk ve mükemmel estetikle en ucuz ve en çabuk şekilde hem çürükler giderilmekte hemde estetik sağlanılabilmektedir.

Bu dolgular hem ön bölgede ve hemde ağızın öğütücü dişlerin bulunduğu arka kısımlarında da çok rahatlıkla uygulanabilirler. Amalgam dolguların aksine toksik özellikleri yoktur. Civa içermezler. Zaten amalgam dolguların değil yetişkinlerde, süt dişlerinde bile kullanımları tartışmalıdır.

Kompozit dolguların dezavantajı ise ağız hijyeni iyi olmayan bireylerde zamanla renkleşebilmeleri ve aşınabilmeleridir. Bu durumda labaratuvarlarda hazırlanan porselen dolgular tercih edilebilmektedir. Daha pahalı olmaları dışında uzun vadede hem dayanıklılık hemde estetik açıdan tercih edilirler.

Buda ilginizi çekebilir (arşiv)

Dişinizdeki amalgam. Civa vücudunuzdan 40 yılda atılıyor!

 Bonding uygulamaları:

   Eğer dişlerde renk, şekil  ve ebat ile ilgili estetik sorunlar varsa hepsine bonding uygulamaları ile çözüm bulunabilir…

   30 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanan bonding uygulaması ile hasta hiç bir rahatsızlık hissetmeden hatta anezteziye bile ihtiyaç duymadan ideal estetiğe ulaşılabilmektedir.

   Bu yöntemle diestema kapatılabilir, kırıklar restore edilebilir. Porselen yaprakta denilen laminelere benzer yapıda kompozit lamine dişler yapılabilir. Dişler üzerinde yapışkanlığa neden olan adesivler kullanılarak yapılan bondig uygulamaları ile başarı sonuçlar elde edilebilir. Maliyetleri ucuzdur. Her yaştaki bireye rahatlıkla uygulanabilir.

   Kompozitle yapılan bu tarz  ön diş restorasyonlarından sonra hastaların özellikle ceviz, fındık v.b. gibi kabuklu, sert besinleri dişleri ile kırmamaları ve diş temizliklerini ihmal etmemeleri gerekmektedir. Tırnak yeme alışkanlığı ve diş gıcırdatma huyu (bruksizm) olanlar daha dikkatli olmalıdırlar.

KOMPOZİTLE KIRIK RESTORASYONU

                         KOMPOZİT LAMİNE

 

           KOMPOZİTLE DİESTEMA KAPAMA

 

                       KOMPOZİT VENEER

              KOMPOZİTLE KAMA DEFEKTİ

 

Bilinmesi Gerekenler Fitoterapi

Dişinizdeki amalgam. Civa, vücudunuzdan 40 yılda atılıyor!

“Artık yetişkinlerde amalgam dolguyu hiçbir şekilde tercih etmiyorum, çocuklarda süt dişlerinde (yetişkin dişler gelene kadar olan sürede amalgamı nadiren kullansam da)  amalgam dolgunun yerine kullanılabilecek kompozit rezin dolguları kullanmaktayım. Amalgam dolguların sökümünde hastalarıma kısa bir süre için Selenyum, C vitamini verebilmekteyim . Gerekçem ise aşağıdaki detaylı bilgilere dayanmaktadır.”

Dünyanın birçok ülkesinde amalgam dolgu yasaktır! Ancak Türkiye’de diş hekimlerinin çoğu hala bu çeşit dolguyu tercih ediyor. Son yıllarda, içerisindeki cıva yüzünden birçok hastalığın sebebi olarak gösterilen ‘dolgu’ tartışmalarında hekimlerle toksikologlar farklı düşünüyor.

Rahatsızlığın sebebi siyah veya gümüş dolgu olarak da bilinen ‘amalgam’ dolgu. Amalgam, cıvanın bir başka metalle yaptığı kimyasal maddelere verilen genel ad. Türkiye’de kompozit ve amalgam olmak üzere iki çeşit dolgu malzemesi var. Diş hekimliği fakültelerinde, ağız ve diş sağlığı kliniklerinde amalgam dolgu kullanılıyor. Ucuz olması, kolay kullanımı ve uzun yıllar dayanması sebebiyle diş hekimlerinin yüzde 70’i bu malzemeyi tercih ediyor. Fakat amalgam dolguyla ilgili son araştırmalar ciddi bazı iddiaları gündeme getirdi. Buna göre, kronik birçok hastalık amalgamla ilişkili. Sinir, sindirim, bağışıklık sistemleri gibi hayati fonksiyonlarda etkili oluyorAmalgam dolguyla uzun yıllar yaşamak vücutta ağır metal birikimine yol açabiliyor. Amalgamın MS, Alzheimer, Parkinson, migren, göz, böbrek, cilt hastalıkları gibi rahatsızlıkları tetiklediğine dikkat çeken uzmanlar, söz konusu dolgu malzemesinin acilen yasaklanmasından yana. Konuyu gündeme taşıyan toksikoloji uzmanları geçen aylarda eski Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’a bir rapor sunarak bunun yasaklanmasını talep etti. Ancak bakanın görevden alınmasıyla konu rafa kaldırıldı(1)

Dolgu malzemesiyle ilgili tartışmanın kaynağını içeriğindeki ağır metaller oluşturuyor. En büyük tehlike muhtevasında yüzde 53 oranında bulunan cıva. Gümüş, kurşun, kalay, bakır, çinko gibi çeşitli maddeler de amalgamın diğer yarısını oluşturuyor. İnsanlara cıvayla ilgili en sık maruziyet amalgam dolgudan geliyor. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi ve Toksikolog Dr. Ömer Hınç Yılmaz dolgu malzemesinin vücuda yavaş yavaş yayılarak kronik cıva zehirlenmesine sebep olduğunu söylüyor. Cıvanın vücuttan atılamayan bir nörotoksik madde olduğunu belirten Yılmaz, en büyük tehlikenin solunum yoluyla alınan cıvadan kaynaklandığını belirtiyor: “Diş hekimi, bir miktar cıvayı ve amalgamı alır, karıştırır ve hastanın diş oyuğuna yerleştirir. Böylece amalgam genleşir ve donar. Cıvanın en önemli zararı metalden doğrudan buharlaşmasıdır. Yani katıdan direkt buharlaşıyor. Ve solunum yoluyla ciğerlere ulaşıyor.”

Amalgamın dişe yerleştirilmesi sırasında 6–8 mikrogram cıva buharı açığa çıkıyor. Söküm sırasında ise bu rakam 15–20 mikrograma ulaşıyor. Cıvanın vücuda yayılması sadece buharlaşma ile değil, yeme, içme, çiğneme, fırçalama gibi yollarla da mümkün. Örneğin gıdaları çiğnerken metreküpte 68 mikrogram, durduğu yerde 36, diş fırçalarken 272, diş temizliğinde 504 mikrogram cıva salınıyor. Yani dişle ne kadar çok temas edilirse o kadar çok cıva açığa çıkıyor.

 Cıva 40 yılda atılıyor

Cıva vücuttan atılamıyor ve cıva buharı hücre zarından kolaylıkla geçerek beyne ulaşıyor. Tüm dokulara yerleşen cıva buharı zamanla dokularda birikirse dönüşümü olmayan nörolojik bulgulara sebep olabiliyor. Sindirim yoluyla bağırsaklara ulaşan cıva bağırsaklar tarafından genellikle emilmiyor. Bunda mide asiditesi gibi etkiler de söz konusu. Ve dışkı yoluyla dışarı atılıyor. Ancak ağızda oluşan cıva buharlarının solunum yoluyla ciğerlere gitmesi hayli tehlikeli. Cıva buharları akciğer yoluyla sinir ve hücre zehri olarak kana karışıyor. Böylece diğer organlara hatta beyne giderek zehirlenmelere yol açıyor. Civanın vücuttan atılması için de neredeyse insan ömrünün yarısı kadar zamana ihtiyaç var. Yılmaz’ın yaptığı hesaba göre amalgam dolgunun vücuttan cıva salma kabiliyetini yitirmesi 20–40 yılı buluyor.

Amalgam konusunda aslında iki farklı görüş var. Toksikologlar oda sıcaklığında bile çözülen bir zehrin insan ağzına konulmasının zararlı olduğunda hemfikir.

Türk Diş Hekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Taner Yücel, Dünya Diş Hekimleri Birliği (FDI) ve Amerikan Diş Hekimleri Birliği’nin (ADA) son bilimsel raporunu dayanak gösteriyor. FDI 2011 bildirisi ve ADA 2010 raporuna dikkat çeken Yücel, amalgamın zararlı olmadığını dile getiriyor: “Raporda, altı yaş ve daha büyüklerde, dental amalgam ile sağlık açısından oluşan yan etkiler arasında nedensel bir ilişki kurulamamış. Ayrıca 2 araştırmada, 6 yaş ve daha büyüklerde, amalgamın kullanımı ile ilişkili olarak herhangi bir nörolojik sorun ve böbrek sorunu da bulunamamış. Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), bilimsel araştırmalara dayanarak dental amalgamdan açığa çıkan cıva buharının 6 yaş ve daha yaşlı bireylerde cıva ile ilişkilendirilebilecek yan etkiye neden olmadığına karar vermiş. Ayrıca dental amalgamdan oluşan annenin sütündeki cıva buharının bebek için bir risk oluşturmadığına karar vermiştir. Bilimsel kanıta dayalı çalışmalar amalgamın sağlık için güvenli olduğunu ortaya koymaktadır.” Yücel, amalgam konusunda dile getirilen olumsuz görüşlerin toplumun ağız ve diş sağlığı sorunlarını çözmeye yardımcı olmadığı gibi bilakis tedirginlik yarattığını ve soru işaretlerine sebep olduğunu düşünüyor. Dünyada kabul gören amalgamın yerine kullanılabilecek bir materyal olmadığını iddia ediyor.(1)

Fakat A.B.D’de  FDI ve ADA  karşı çıkanlar az değildir. Bunları detaylı okumak isteyenler;

The Mercury Mischief: As Obama Warns of Hazards, The FDA Approves Mercury Dental Fillings

http://www.momscleanairforce.org/how-mercury-poisoning-works/

http://www.toxicteeth.org/FDAmeasurablymisleading.aspx

http://articles.mercola.com/sites/articles/archive/2012/04/10/mercury-poisoning.aspx

linklerine bakabilirler.

   Toksikoloji uzmanı Yılmaz, amalgamla ilgili süregelen tartışmalara Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 12 Mayıs 2011 tarihli 12613 sayılı son kararını hatırlatarak birliğin keskin bir dille uyardığına dikkat çekiyor: “Birlik son raporunda amalgamın kısıtlanması ve yasaklanmasının aciliyetini talep ediyorPlasenta aracılığıyla bebeğe, embriyoya ve fetüse; anne sütüyle de çocuğa geçiş olduğu kabul edilmiş. Ayrıca kararda amalgamın genotoksik (gen hasarı), nörotoksik (sinir hasarı), immünotoksik (bağışıklık hasarı), endokrin (hormon hasarı) oluşturduğu kanaatine varılmış. Birlik, 2020 yılında cıvalı pillerin üretiminin durdurulmasıyla amalgam kullanımının birinci sıraya geçeceğini söylüyor. O yüzden şimdiden önlem alınmalı.”

Peki, herkeste aynı etkiyi yapar mı? Bahsettiğimiz dolgu malzemesi çoğu kişinin ağzında mevcut. Dünya genelinde yılda ortalama 1 milyar amalgam dolgu yapılıyor. Türkiye’de de çok yaygın. Ancak herkeste aynı etkiyi yapmıyor. Muhsin Yağmur’un rahatsızlığında olduğu gibi kısa sürede de ortaya çıkabiliyor, yıllar sonra da… Birçok çalışmada cıvaya bağlı yan etkilerin ortaya çıkması için herhangi bir eşik değer olmadığı belirlenmiş. Örneğin sıfıra yakın maruziyetlerde bile parestezi (duyu sinirlerindeki bozukluk) ve ataksi (kas, kuvvet kaybı, denge bozukluğu) görülme riskinin varlığına dikkat çekilmiş.

Dr. Ömer Hınç Yılmaz, cıvaya bağlı rahatsızlıkların anlaşılmasının çok zor olduğundan yakınıyor. Doktorların bunu anlamasının güç olduğunu, sadece toksikoloji alanında eğitim alanların anlayabildiğini belirtiyor: “Bu tür metallerin vücuda etkileriyle ilgili tıp doktorları eğitim almadı. Cıva vücuda girdiği zaman bir sürü nörolojik belirti verir. Bazılarımız mücadele edebiliyor; ama bizim derdimiz mücadele edemeyenlerle. Hastalıklarda benzer semptomlar verdiği için bazı tahliller yapılır; ama kanda falan cıva çıkmaz. Bazı hastalarda hemen ortaya çıkabilmesinin sebebi genetik yatkınlıkla ilgili. CPOX-4 denen gen poliformizmine sahip kişilerde cıvaya genetik yatkınlık yüksek. Onlarda anında ortaya çıkabilir, diğerlerinde cıva birikmesine bağlı yıllar sonra özellikle nörolojik başka hastalıklar görülebilir.”

En fazla zararı diş hekimlerine!

Diş hekimlerine göre amalgam yıllardır alternatifsiz kalmış bir malzeme. Kompozit dolgu yeni yeni kullanılıyor. Lazerle yapıldığı dönemlerde ışınlandıklarında büzülüp sızıntı yaptığı için pek tercih edilmemiş. Amalgam daha dayanıklı ve 10 yıl gibi uzun ömürlü olduğu için hekimlerin tercihi olmuş.

Dr. Ali Cenk Erdem, kompozit dolgu üzerine tez hazırlamış biri. Konuyu en iyi bilenlerden. Ona göre kompozit dolgu artık amalgamla eşit düzeye geldi: “Kompozitin içerisinde sağlığa zararlı bir madde yok. Ben engelli çocuklar üzerinde çalışıyorum. Amalgam, özellikle hamileler ve engelliler için kesinlikle yasaklanmalı. Son dönemde otizm vakalarında çok ciddi artış var. 1920’li yıllarda otizm vakası 1 milyon canlı doğumda bir iken, şimdi 114 canlı doğumda bir.”

Peki, amalgam dolguya sahip olanlar bu dolguları söktürmeli mi? Erdem, amalgam dolguyu aldırmak isteyen çok sayıda hasta olduğunu ancak herkes için gerek olmadığını belirtiyor. Özellikle 10–15 yılı geçen dolguların sökülmesinden yana. Yeni yaptıracak olanlara ise kompozit dolgu tavsiye ediyor. Amalgamdaki cıva etkisine hastalardan ziyade meslektaşlarının maruz kaldığına dikkat çeken Erdem, ileride diş hekimlerinin bununla ilgili sıkıntı yaşayacaklarına dikkat çekiyor: “Uzun vadeli baktığımızda diş hekimine ve yardımcı personeline zararı daha fazla. Çünkü cıva buharlaşıyor ve solunum yoluyla alınıyor. Fakat diş hekimleri bunun bilincinde değil.”

Cıva, sanayi alanında 200’e yakın iş kolunda doğrudan kullanılıyor. Yasaklanan termometreler ve sızdıran pillerden oluşan zararları malum. Dünya üzerinde yaklaşık 2,5 milyar insanın ağzında amalgam dolgu var. Toksikologlar cıvanın bilinen en nörotoksik, (sinir dokusuna zarar veren) kimyasal olduğunu belirtiyor. Hayvanların ağızlarına yerleştirilen amalgam dolgulardaki civanın kısa süre içinde böbrek, beyin ve bağırsak duvarlarına yerleştiği kanıtlanmış. Araştırmalara göre dört veya daha fazla amalgam dolgusu olan yetişkinler ve iki veya daha fazla dolgusu olan çocuklar, hayatlarının ileriki dönemlerinde önemli sağlık sorunları ile karşılaşıyor. 0,4 santimetrekarelik bir yüzeyi olan tek bir amalgam dolgudan, mekanik aşınma ve buharlaşma yolu ile her gün yaklaşık 15 mikrogram cıva serbest hâle geçiyor. Ağzında 8 dolgusu olan bir kişinin bu durumda aldığı günlük cıva miktarı 120 mikrogramı buluyor.

 

150 yıldır kullanılıyor amalgam dolgu. Tıpta birçok değişim yaşanırken bu dolgu malzemesi yerinde saymış. Türkiye’de amalgam üretimi yok. Genellikle Uzakdoğu’dan geliyor. Daha ucuz olduğundan kalitesiz Çin malları tercih ediliyor. Üretici firmalar da bunun sağlığa zararlı olduğunu kabul ediyor. Öyle ki amalgam kutularının üzerinde kuru kafa işareti ile ekolojik dengeye zarar verdiğine dair işaret var. Durumun ciddiyetine varan ülkeler bu dolgu malzemesini yasaklı listesine çoktan koymuş. 1983’ten bu yana İsveç, Norveç, Danimarka, Almanya, Avusturya, Rusya ve Japonya’da yasak. Amerika’da 5 yaş altı çocuklarda yasak, erişkinlerde ise sınırlandırılarak kullanımı söz konusu. Kanada ve İsviçre’de hamilelerde ve çocuklarda kullanılması yasak. Avrupa Birliği’nin (AB) ise bununla ilgili çeşitli normları var. AB yasalarında bütün diş ünitelerinde, sökülen amalgam dolguların bertarafı için amalgam ayırıcı bulundurma zorunluluğu getirilmiş.

Amalgamla ilgili ortaya atılan iddialara bakarak şunu söylemekte yarar var. Bazı görüşlere göre cıva zararlı olmasına rağmen dişteki amalgam dolgunun vücuda zararı yok! Ancak bilinen bir gerçek var ki cıva insan sağlığına zararlı bir element. Amalgam dolgu yapılırken yanlışlıkla cıva yutulabilir ya da amalgam doğru olarak uygulanamayabilir; tükürük ve kan aracılığıyla vücut sürekli olarak cıvaya maruz kalabilir. Amalgam dolgu zararsız olsa bile sağlığa zararları ile ilgili ciddi şüpheler varken uzak kalmak en doğru seçenek. Ayrıca eğer alerji gibi bir soruna yol açmıyorsa, ağızdaki sağlam, sorunsuz dolguları söktürmeye gerek yok. Çünkü amalgam dolguların sökülmesi daha tehlikeli. Sökülürken cıva açığa çıktığı için dolguların sökülmesi özel şartlarda yapılmalı. Amalgamın vücuttan atılması için gerekli vitamin destekleri verilmeli, nöralterapiyle destek olunmalı. Kısa süre içinde 8-10 amalgamı değiştirmek hastada olmayan şikâyetlere (aşırı yorgunluk, baş ağrıları vb.) yol açabiliyor.

2 ayrı firmanın amalgam dolgu yapımında kullanılan civa likit ürününün fotoğrafı:

civa foto

Cıva kullanımı

Elbette cıvanın tek marifeti diğer metallerle kolayca amalgam oluşturması değil. Normal şartlar altında sıvı hâlde bulunan tek metal cıva. Bu özelliğinin de katkısıyla cıva geniş kullanım alanı bulmuş. Sıvı hâlinde olduğu kadar gaz hâlinde de kullanılıyor. Örneğin floresan lambaların içinde cıva buharı var. Çevreye olan toksin etkilerinden dolayı cıva kullanılan pek çok alanda alternatiflere yönelme çabası varken, çevre kaygısı ile standart ampuller yerine tasarruflu floresan lambalar öneriliyor. Cıvanın kullanım alanlarından bir kısmı; egzoz gazları, böcek ilaçları, içme suları, keçe, kulak burun damlaları, bazı aşılar, hepatit, grip, kontakt lens solüsyonları, çamaşır yumuşatıcıları, deniz ürünleri, pudra, bazı kozmetik ürünler, ahşap koruyucular, yer cilaları ve parlatıcılar.

Amalgam dolguları olanlar nelere dikkat etmeli?

Limonlu ve sirkeli besinler cıvayı çözer. Bu sebeple bunlardan uzak durmalı.

Sakız cıvayı çözer, uzun süreli ve çok çiğneme cıvanın çözülmesine sebep olur.  Sıcak yiyecek ve içecekler de cıvanın çözülmesine sebep olur.

Amalgam dolgunun yol açtığı hastalıklar ve bulgular(1):

Sinir sistemi hastalıkları: Alzheimer, MS, ALS, Parkinson, sinir iltihabı, migren, baş ağrısı, konuşma bozukluğu, ellerde titreme. Bağışıklık sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıklar: Otoimmün hastalıklar (75 kadar hastalığı içerir), enfeksiyona duyarlılık, alerji, iltihaplı romatizma, lupus, mantar.

Sindirim sistemi hastalıkları: Bağırsak sendromu, ülseratif kolit, gastrit, karın şişliği, kabızlık, ishal.

Karaciğer ve böbrek hastalıkları: Böbrek yetmezliği, karaciğer hasarı, kalp hastalıkları, kalp-damar tıkanıklığı, göğüs ağrısı, tansiyon, kalp ritim bozukluğu.

KBB hastalıkları: Sinüzit, kulakta tıkanıklık, kulakta çınlama, koku alma hissinde azalma. Boğazda ağrı ve yanma.

Göz hastalıkları: Görme bozukluğu, renk körlüğü, üveit. Solunum sistemi hastalıkları: Astım, bronşit, KOAH.

Cilt hastalıkları: Egzama, sedef, saç dökülmesi, ciltte kızarıklık.

Hormonal hastalıklar: Diyabet, hipotiroidizm, Hashimoto, kısırlık.

Psikiyatrik hastalıklar: Şizofreni, depresyon, panik atak, uyku bozukluğu, hafıza kaybı, anksiyete, otizm.

Bağırsaklarda artmış hipergeçirgenlik veya “sızıntılı bağırsak” hastalıkları(4)

  • Ibuprofen ve Motrin (Advil, Aleve) gibi iltihap önleyici ilaçlar

  • Antibiyotikler, steroidler

  • Pestisitler

  • Aşılar

  • Amalgam dolgular

  • Doğum kontrol hapları

  • Aşırı mikrop üremesi veya enfeksiyon

  • Parazit enfeksiyonları

  • Aşırı mantar üremesi (Kandida)

  • Alerjen gıda alımı

  • (Pankreatik yetmezlik veya düşük mide asidine bağlı) Sindirim bozukluğu/kötü emilim (malabsorpsiyon)

  • Radyasyon tedavisi veya kemoterapi

  • Stres

  • Yaşlanma

  • IgA yetersizliği

  • Kronik alkol kullanımı

  • Aşırı ağır veya zorlu egzersiz

  • İltihabi bağırsak hastalığı – Crohn veya Ülseratif Kolit

Amalgam diş dolgusu kanser mi yapıyor?(3)

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, amalgam diş dolgulardan salınan civanın kanser yaptığı iddiasının bilimsel karşılığı olmadığını söyledi

Diş tedavisinde kullanılan amalgam dolguların kanserojen olduğu yönündeki iddiayı değerlendiren Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Araştırmalar amalgam dolgulardan salınan civanın, hastalar için hayati risk oluşturabilecek seviyelerden çok daha düşük dozlarda olduğunu göstermiştir. Amalgam restorasyon materyalinin kanserojen olduğuna dair henüz bilimsel literatür bulunmamaktadır” dedi.

Star Gazetesinden Nevin Bilgi’nin haberine göre, amalgam yerine kullanılan maddelerin toksik etkisi olduğuna dikkat çeken Mehmet Müezzinoğlu, şunları söyledi: Ağız arkasında yer alan dişlerin de tedavisinde kullanılmaya başlanan kompozit materyaller, amalgamın alternatifi olarak henüz kabul edilmemektedir. Zira kompozit dolguların toksik etkisi halen çözüm bekleyen önemli sorundur. Dolayısıyla uzun süreli başarısı kanıtlanmış ve daha bio uyumlu bir materyal bulunana kadar amalgam dolgu güvenli bir şekilde kullanılabilecek bir restorasyon materyalidir.”

‘GÜVENİLİRLİĞİ KANITLANDI’

Bakan Müezzinoğlu, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Diş Hekimleri Birliği, Avrupa Diş Hekimleri Konseyi, Amerikan Diş Hekimleri Birliği, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi, ABD Ulusal Multiple Skleroz Derneği, Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezi, ABD Ulusal Zehir Merkezi, Yaşam Bilimleri Araştırma Bürosu, Çevre Koruma Teşkilatı gibi bilimsel kuruluşların dental amalgamın güvenilir materyal olduğuna dair çok sayıda yayını bulunduğunu kaydetti(3).

Call Now Button